Adetin üçüncü günü yapılan hormon testleri, kadınların üreme sağlığını değerlendirmek açısından büyük önem taşır. Radyoterapi ve kemoterapi gibi tedavi süreçleri, genetik rahatsızlıklar ve doğumsal nedenlerden dolayı bazı kadınlar erken menopoza girebilir. Bu nedenle, özellikle 35 yaşına gelen ve ailede erken menopoz öyküsü olan kadınların, yılda en az bir kez yumurtalık durumlarını ve yumurtalık sayılarını belirlemek amacıyla basit kan testlerini yaptırmaları önerilir. Ayrıca, çocuk sahibi olmakta zorluk çeken kadınlar için bu testler, tanı ve tedavi sürecinde büyük önem taşır. Testler, adetin başlangıcından itibaren üçüncü günde yapılmalıdır. Bu zamanlama, hormon seviyelerinin doğru bir şekilde ölçülmesini sağlar. Şimdi, adetin üçüncü günü yapılan hormon testlerini detaylı bir şekilde inceleyelim.

FSH testi, adetin üçüncü gününde yapılmalıdır çünkü FSH'ı baskılayan Estradiol (E2) hormonu bu dönemde düşük seviyelerde bulunur. Örneğin, bu testi adetin dokuzuncu gününde yapmak, yüksek E2 seviyeleri nedeniyle FSH'nin yanlış bir şekilde düşük görünmesine yol açabilir. Bu nedenle, sağlıklı bir sonuç elde edilemez. FSH düzeyi 15 u/ml'den düşük veya 10 birim civarında ise, bu durum yumurta rezervlerinin iyi olduğunu gösterir. FSH seviyesi 20 u/ml civarında ise, kişinin hamile kalma şansı düşük olarak kabul edilir.

FSH hormonu kadar olmasa da, E2 hormonunun düşük olması, yumurta rezervi ve hamile kalma şansı açısından olumlu bir durumdur. E2 hormonunun 75-80 pg/ml aralığında olması olumlu karşılanır. Bu değerlerin üzerinde bir E2 hormonu ölçüldüğünde, FSH hormonu ne kadar düşük olursa olsun, kişinin hamile kalma şansı azalır. Ayrıca, yüksek E2 hormonu bazı rahatsızlıkların belirtisi olabilir:

Yüksek E2 hormonu, FSH'ı baskılayarak yumurtalık uyarılmasını bozabilir ve yumurtalık döngüsünü olumsuz etkileyebilir.

İnhibin B hormonu, yumurtalıklardan salgılanır ve FSH hormonunu baskılar. İnhibin B hormonunun düşük olması olumsuz olarak değerlendirilir. Adetin üçüncü gününde yapılan bu test sonucunda, İnhibin B seviyesinin 45 pg/ml'den düşük olması, hamile kalma şansını azaltan bir göstergedir. 45 pg/ml'den yüksek olması ise olumlu kabul edilir.

AMH, over rezervinin durumunu değerlendiren en başarılı testlerden biridir. Yumurtalıklardan üretilen bir protein hormonu olan AMH, yumurta gelişimini gerektiği anlarda baskılar ve aşırı yumurta yapımını engelleyerek yumurta oluşumunu dengeler. Overlerdeki foliküller arttıkça AMH sentezi de artar. Bu testin FSH, E2 ve LH testlerine göre avantajı, AMH hormonunun kan düzeyinin adet döngüsü boyunca sabit kalmasıdır. AMH'nin normal seviyesi 1.0 ng/ml'dir.

Bu testlerin düzenli olarak yapılması, kadınların üreme sağlığı konusunda bilinçli olmalarını sağlar ve erken müdahalelerle olası problemlerin önüne geçilir.